İçeriğe geç

Zonguldak kim fethetti ?

Zonguldak’ı Kim Fethetti? – Bilimin Işığında Tarihin İzinde Bir Yolculuk

Bazı şehirlerin hikâyeleri yalnızca tarih kitaplarında değil, toprağın altında, taşın belleğinde, insanın hafızasında yazılıdır. Zonguldak da onlardan biri. Karadeniz’in sert dalgalarıyla yoğrulmuş bu şehir, sadece madenleriyle değil, geçmişiyle de derin bir merak uyandırır. “Zonguldak’ı kim fethetti?” sorusu ilk bakışta basit bir tarih sorusu gibi görünse de, aslında bir uygarlıklar zincirinin izini sürmek anlamına gelir. Haydi gelin, bu sorunun cevabını bilimsel bir mercekle, ama herkesin anlayabileceği bir dille arayalım.

Antik Çağların Gölgesinde: Bitinya’dan Perslere

Zonguldak’ın bulunduğu bölge, insan yerleşimi açısından oldukça eski bir tarihe sahiptir. Arkeolojik veriler, M.Ö. 7. yüzyılda burada Bitinya ve Paflagonya gibi yerel Anadolu krallıklarının hâkim olduğunu göstermektedir. Bu küçük ama etkili krallıklar, bölgenin stratejik konumunu ve doğal zenginliklerini iyi kullanmış, Karadeniz kıyısında ticaret kolonileri kurmuşlardır.

M.Ö. 546’da Pers İmparatorluğu’nun Anadolu’ya yayılmasıyla bölge de bu devasa imparatorluğun bir parçası hâline gelmiştir. Persler, askeri fetih kadar idari kontrolle de güçlerini pekiştirmiş, yerel halkın kültürünü büyük ölçüde koruyarak yönetimlerini sürdürmüşlerdir. Bu dönem, Zonguldak’ın “ilk büyük imparatorluk düzeni” ile tanışması anlamına gelir.

Helenistik Etkiler ve Roma Hakimiyeti

Perslerin ardından bölge Makedonya Kralı Büyük İskender’in seferleriyle M.Ö. 4. yüzyılda Helenistik dünyaya katıldı. Bu, sadece askeri bir fetih değil, aynı zamanda kültürel bir devrimdi. Yunan etkisi mimariden dile, şehir planlamasından ticarete kadar pek çok alanda hissedildi.

İskender’in ölümünden sonra bölge, Pontus Krallığı’nın egemenliğine girdi. Ancak Roma İmparatorluğu’nun M.Ö. 1. yüzyılda Karadeniz kıyılarını ele geçirmesiyle Zonguldak da Roma’nın bir eyaleti hâline geldi. Roma’nın “Pontos Polemoniakos” olarak adlandırdığı bu coğrafya, yollar, limanlar ve ticaret ağlarıyla daha sistemli bir yapıya kavuştu. Roma döneminde Zonguldak’ın çevresi, deniz ticaretinde önemli bir üs hâline geldi.

Bizans’tan Osmanlı’ya: Yeni Bir Çağın Başlangıcı

395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrıldığında, Zonguldak Bizans İmparatorluğu’nun (Doğu Roma) sınırları içinde kaldı. Bizans döneminde bölge, özellikle stratejik konumu nedeniyle Karadeniz savunmasının önemli bir parçasıydı. Ancak 11. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya giren Türk beylikleri ve ardından Selçuklular, Bizans’ı yavaş yavaş geri çekilmeye zorladı.

Asıl dönüm noktası ise Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselişiyle geldi. 14. yüzyılda Osmanlılar Batı Karadeniz’e doğru ilerlerken Zonguldak çevresi de fethedilen topraklar arasına katıldı. Osmanlı arşiv belgeleri ve kroniklerine göre, bölge 1360’lı yıllarda Candaroğulları Beyliği’nin hâkimiyetinden Osmanlı’ya geçti. Böylece Zonguldak, Türk-İslam kültürünün etkisi altına girdi ve bugünkü kimliğini şekillendiren tarihi dönüşüm başladı.

“Fetih” Yalnızca Bir Savaş Değil

“Zonguldak’ı kim fethetti?” sorusunun yanıtı tek bir isimle özetlenemez. Çünkü Zonguldak, tarih boyunca birçok uygarlığın iz bıraktığı bir coğrafyadır. Persler idari düzeni getirdi, Helenistik kültür sanatla şekillendirdi, Romalılar altyapıyı kurdu, Bizans dini miras bıraktı, Osmanlı ise bugünkü kimliğinin temelini attı.

Bu nedenle fetih, sadece kılıçla kazanılan bir zafer değildir; kültürle, bilimle, inançla, ticaretle gelen bir dönüşümdür. Zonguldak’ın bugünkü şehir dokusu da bu çok katmanlı tarihin izlerini taşır. Antik liman kalıntılarından Osmanlı dönemine ait vakıf belgelerine kadar her detay, bu kentin ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu kanıtlar.

Sonuç: Bir Şehrin Kimliğini Kimler Yazdı?

Zonguldak’ı “kim” fethetti sorusu, aslında “kimler şekillendirdi?” sorusuyla iç içedir. Bu topraklar, tarih boyunca pek çok medeniyetin elinden geçmiş ve her biri kendi damgasını vurmuştur. Ancak nihai anlamda Zonguldak’ı fethedip bugünkü Türkiye topraklarına katan güç Osmanlı İmparatorluğu’dur. 14. yüzyılda gerçekleşen bu fetih, kentin kaderini kalıcı olarak değiştirmiştir.

Bugün Zonguldak’a baktığımızda gördüğümüz yalnızca bir şehir değil; yüzyıllar boyunca değişen ellerin, fikirlerin ve kültürlerin birleşimidir. Belki de asıl soruyu şimdi sormalıyız: Bir şehir, fethedenin mi olur; yoksa üzerinde yaşayanların hikâyesiyle mi anlam kazanır?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
hiltonbettulipbetsplash